Z jenerasyonunun; yani 1996 yılı ve sonrasında doğmuş olanların, dünyanın en güçlü nüfusu olduğu ve pek çok şeyi değiştireceği sıklıkla vurgulanıyor.
Yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, tüketimden iletişime hem hayatı hem de sektörleri etkileyici biçimde farklılaştıran Z jenerasyonu ile ilgili araştırmalarını paylaştı.
İletişimde sahicilik, değer odaklı yaklaşım, deneyim zenginliği, çok katmanlı iletişim… Bunlar Z jenerasyonunun en çok önem verdiği konular. Bu araştırmalara göre Z jenerasyonu; tüketim, iletişim ve ilişki yönetimi gibi kritik noktalarda diğer kuşakları da etkileyen köklü değişimlere yol açıyor. Araştırmalar, geleceği şekillendirecek olan bu neslin en çok değer odaklı yaklaşıma sahip olduğuna işaret ediyor. Yani Z jenerasyonu; örneğin bir şirketin misyonu, amacı ve toplumda yarattığı değerlerle daha çok ilgileniyor. Buradan hareketle aslında bu jenerasyonun “lüks” anlayışı da daha farklı gibi gözüküyor. Bir ürünü “markayı taşımak” için değil, onları farklı kılması ve de gerçekten benzersiz olması sebebiyle tercih ediyorlar.
Z jenerasyonunun tüketim alışkanlıklarını diğer nesillerden ayıran önemli bir konu da alışveriş biçimleri. Alıverişleri çok katmanlı ve çok kanallı, yani online alışveriş, farklı sosyal medya kanallarından ürün inceleme ve satın alma ve çevrimdışı kaynaklar gibi çok çeşitli mecralar kullanıyorlar. Aynı zamanda, Z jenerasyonu tüketici alışkanlıklarıyla da kendi içinde ayrılıyor:
Fiyat odaklılar: Ürün ya da hizmete ayırmaları gereken para konusunda hassas olanlar
Kalite odaklılar: Ürün/hizmet kaliteli olduğu sürece para harcamaktan çekinmeyenler
İmaj odaklılar: Kimliklerini yansıtacak ürüne/hizmete para harcayanlar
Bu gruplar aynı potada eritildiğinde ortaya şu gerçek çıkıyor: Z jenerasyonu bugün pazara yön veren güçlü bir nesil ve bu nedenle iş dünyasının bu nesli yakından tanıması, Covid-19’la birlikte hızla değişen trendler ve alışkanlıklar kapsamında her zamankinden büyük bir önem taşıyor.
McKinsey & Company yayınladıkları makalelerde, Z jenerasyonunu anlamanın şirketlerin en önemli stratejilerinden olduğunu vurguluyor. Hatta bunun artık bir tercih değil, bir zorunluluk olduğunu belirtiyor.
Kaynak: www.mckinsey.com