Yetenekler doğuştan mı gelir sonradan mı edinilir?
Düşünürler, bilim insanları ve eğitimciler uzun zamandır bu soruya yanıt arıyor. Bu yanıtlara birlikte bakalım.
Bir grup bilim insanı yeteneğin doğuştan var olduğunu ve genetik faktörlere bağlı olduğunu iddia ediyor.
Bu bakış açısına göre spor, sanat, matematik gibi farklı beceriler isteyen alanlarda üstün başarılar gösteren insanların genetik olarak barındırdıkları özellikler var. Özellikle zeka çalışmalarında önemli bir yeri olan psikolog Howard Gardner bu durumu şöyle örneklendiriyor: “Müzikte Mozart, golfte Tiger Woods, matematikte John von Neuman gibi dahi kabul edilebilecek efsanelere yakından baktığımızda, konunun sadece çok çalışmakla açıklanamayacağını anlarız.”
Tabii yeteneğin çevresel etkenler ve deneyimle ilgili olduğunu ileri süren bilim insanları da var.
Bu görüşteki bilim insanları bir konuda yetenekli olma konusunda genetik faktörlerin abartıldığını ileri sürüyor. Bu bilim insanları Pratik Yapmanın Verimli Hali: Kasıtlı Pratik Nedir? yazımızda da değindiğimiz 'kasıtlı pratik ' ve 'deneyimin' öğrenmenin bir konuda yetenek geliştirmenin kaynağı olduğunu savunuyor.
Örneğin, “uzmanlaşma” konusunda çalışan psikolog K. Anders Ericsson, yaptığı araştırmalarda 10 bin Saat Kuralı’nı öne atıyor. Ericsson’a göre bir konuda üstün başarılı olmanın yolu 10 bin saatlik pratik yapmaktan geçiyor.
Burada 1960’larda eğitim psikoloğu olarak ilginç bir deney yaparak 3 tane satranç ustası yetiştirmiş Laszlo Polgar’dan da bahsedelim:) Polgar, yeteneğin geliştirilebilir olduğunu kanıtlamak istiyor. Bir ilan ile satranç ustası olmalarını hedeflediği çocuklar yetiştirmek istediğini belirtiyor ve bunun için evleniyor. Satrancı seçmiş olmasının temel bir nedeni var: Polgar iyi bir satranç oyuncusu değil, sadece oynamayı biliyor bu nedenle kalıtsal olarak geçebilecek bir yetenek olmadığını düşünüyor. Bir öğretmenle evlenen Polgar’ın üç çocuğu oluyor. Üç kız kardeş her gün saatlerce pratik yapıyor. Kız kardeşlerden en büyüğü Suzan Dünya Satranç Federasyonu tarafından en yüksek unvan sayılan “Grand Master” (büyük usta) unvanını alan ilk kadın. İkinci çocuk Sofia, dünyanın en iyi 10 kadın satranç oyuncusu arasına giriyor. Üçüncü kardeş Judit Polgar ise tüm zamanların en güçlü kadın satranç oyuncusu kabul ediliyor. Judit en genç yaşta Grand Master (büyük usta) unvanını alan isim oluyor.
Cevap genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi olabilir mi?
Bu iki bakış açısının yanı sıra, son yıllarda baskın olan cevap ise genetik yatkınlıkları çevresel faktörlerden ve deneyimlerden ayırmamaktan geçiyor.
McGill Üniversitesi’nden gen ve gelişim üzerine çalışan Michael Meaney hiçbir genetik faktörün çevrenin etkisinden bağımsız incelenemeyeceğini savunuyor. Giderek daha çok araştırma ile desteklenen bu bakış açısının, genler mi çevre mi sorusunu da tarihe karıştıracağı ifade ediliyor.
Bu bakış açısı bir konuda üstün başarı ve yeteneğin kişisel (motivasyon, dikkat vb.), çevresel (uygun koşullar, pratik yapma vb.) ve genetik faktörlerin birbiriyle etkileşimi ile ortaya çıktığını ifade ediyor.
Yapılan son araştırmalar, tüm bunların yanı sıra yaşın da etkisini hesaba katıyor. Belli bir alanda erken yaşlarda, henüz beyin daha esnek bir yapıya sahipken, çalışmaya başlamak o alandaki başarıyı etkiliyor.
Kaynak: simplypsychology.org , linkedin.com , bilimgenc.tubitak.gov.tr