Stanford Üniversitesi’nde Ürün Tasarımı Programı Direktörü Bill Burnett aynı zamanda “yaşam” tasarımı üzerine de çalışıyor. İnsanların tasarım odaklı düşünmenin temel aşamalarını yaşamlarını kurgularken de kullanabileceğini ve daha mutlu hayatlar yaşayabileceğini ifade ediyor.
Tasarım odaklı düşünme; ürün, hizmet ya da fayda tasarımı sırasında bir soruna çözüm geliştirirken “insana” odaklanarak, empati kurarak çözümler arayan ve yenilikçi yollar deneyen bir düşünme modelidir.
Yaşamınızı tasarlamak için atmanız gereken adımlar:
Adım 1: Parçaları birleştirin.
Hayatlarımızı şekillendiren üç önemli konu var: kim olduğumuz, neye inandığımız ve ne yaptığımız.
Bu üç konu birbiri ile bağlantılı olduğunda hayatlarımız daha anlamlı hale geliyor. Bu nedenle bu parçaları birleştirmemiz gerekiyor. Öncelikle ne yaptığınızı düşünün. Ne için çalışıyorsunuz/okuyorsunuz? Yaptığınız şey neye hizmet ediyor?
İkinci olarak da daha kapsamlı bir şekilde yaşamınızı düşünün. Ne için buradasınız? Hayat görüşünüz nedir? Bu iki sorunun cevabı uyumlu olduğunda deneyimlerimiz daha anlamlı hale geliyor.
Adım 2: Gerçekleri kabul edin.
Hayatta bazı durumlar, tıpkı yer çekimi gibi, değiştirilemezdir. Kabul etmemiz gerekir. Kendi hayatınızdaki bu noktaları bulun. Neleri değiştiremezsiniz? Değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabul ettiğinizde geriye şuna karar vermek kalıyor: Bu değiştiremeyeceğiniz şeylerle ilgili ne yapacaksınız? Buna uyum sağlayıp bu değişmezle yaşamayı mı öğreneceksiniz yoksa tamamen yeni bir yola mı gireceksiniz? Cevap ikisi de olabilir ama öncelikli olarak bunları kabul edip nasıl pozisyon alacağınızı değerlendirmeniz gerekiyor.
Adım 3: Olası geleceklerinizle ilgili beyin fırtınası yapın
Eğer fırsatınız olsaydı hayatı kaç farklı şekilde yaşamak isterdiniz? Bu sorunun cevabı herkes için farklı olabilir ama Burnett kendiniz için farklı hayatlar hayal etmenin şu an yaşadığınız hayatta geliştirdiğiniz çözümleri daha iyi hale getirdiğini belirtiyor.
Adım 4: Prototip üretin
Tasarım odaklı düşünmede fikirler oluştuktan sonra ilk önce bu fikirler küçük ölçeklerde deneniyor. Burnett yaşamımızda da bunu uygulayabileceğimizi söylüyor. Eğer olası geleceklerimden biri için harekete geçseydim ne olurdu? Bunu öğrenmenin bir yolu halihazırda o hayatı yaşayan birileriyle iletişim kurmaktan geçiyor. Bu insanlarla konuşmak, hikayelerini dinlemek adımlarınızı belirlemenize yardımcı olacaktır. İkinci olarak da küçük ölçeklerde deneyimleyebilirsiniz. Örneğin; yeni bir bölümde okumak istiyorsanız öncelikle o bölümle ilgili dersler/eğitimler alarak o bölüm hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
Adım 5: Doğru karar verin
Zaman zaman kararlarımızla ilgili şüphe duyar, memnuniyetsizlik yaşarız. Bir karar alırken tüm iyi ve kötü yanları ve de koşulları gözden geçirin. Bundan sonra size neyin doğru geldiğini düşünün. Burada esas önemli olan konu ise bir seçim yaptıktan sonra diğerlerinden vazgeçmeyi bilmek. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada katılımcılardan beş farklı resimden birini seçip eve götürmeleri isteniyor. Bir grup katılımcıya bir sonraki hafta geldiklerinde isterlerse resmi değiştirebilecekleri, diğer gruba ise değiştiremeyecekleri söyleniyor. Değişim yapamayan grup seçtikleri resmi çok sevdiklerini belirtirken, değişim yapabilecek olan grup ise seçimlerinden memnun olmayıp değiştirmek istiyor. Seçimlerimizden mutlu olmamız için tüm seçenekler arasında iyi bir değerlendirme yapıp karar verdikten sonra diğerlerinden vazgeçmeyi de bilmek gerekiyor.
Bill Burnett’ın konuyla ilgili konuşmasını buradan izleyebilir, daha fazla bilgi edinebilirsiniz:)
Kaynak: ideas.ted.com
