1.Okurlarımız arasında sizi tanımayanlar olabilir. Sizi hiç tanımayan birine kendinizi anlatacak olsanız nelerden bahsederdiniz? Gamze Sofuoğlu kimdir?
1988 yılında İstanbul’da doğdum. Doğuştan körüm. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünden 2013 yılında, Boğaziçi Üniversitesi Bilişsel Psikoloji yüksek lisans programından 2019 yılında mezun oldum. 2014 yılından bu yana Turkcell’de farklı engel gruplarına yönelik mobil uygulamaları yönetiyorum ve erişilebilirlik çalışmalarına liderlik ediyorum.
2. Peki karşımızda bu denli güzel başarılara imza atarken pek çok farklı zorlukla mücadele etmiş bir insan görüyoruz. Peki bu zorluklarla mücadele ederken nasıl bir motivasyonunuz vardı? Sizi hayatta motive eden şey ya da şeyler nedir?
Anlamlı olduğuna inandığım bir şeyler için mücadele ediyor olmak hayatımdaki temel motivasyonum. Aslında her biri birer insan hakkı olan engelli hakları alanında mücadele etmek, Türkiye’de süren erişilebilirlik mücadelesine katkı sağlamak için çabalamak hayatımı anlamlı kılıyor. Eşit ve erişilebilir bir hayata inanıyorum ve bunun için çalışıyorum.
3. Eğitim, iş ve özel hayatınızda pek çok başarıya imza attığınızı görüyoruz. Tüm bu başarılara erişirken okul, iş ve sosyal hayatınızda sizi etkileyebilecek bir “engeliniz” vardı? Bunu nasıl aştınız? Nasıl bir yol izlediniz?
Bir şeylere erişirken yaşadığım problemlerin körlüğümden kaynaklandığını düşünmüyorum. Bunu “Asıl engel kalplerde, zihinlerde.” Gibi romantik bir yerden değil, bizzat “engellilik” tanımının geçirdiği değişimi göz önünde bulundurarak söylüyorum. Körlük benim biyolojik bir çeşitliliğim. Bir eksiklik ya da hastalık değil; dolayısıyla yaşadığım problemlerin kaynağını kendi bedenimde aramamın pratikte hiçbir faydası yok. Beni bir şeyleri yapamaz hale getiren şey, insanların kullanması, faydalanması için tasarlanan her türlü servisin, içeriğin, fiziksel çevrenin vs. farklı ihtiyaçlara sahip kişilerin de ihtiyaçlarının dikkate alınarak tasarlanmaması. Örneğin; ekran okuyucum aracılığıyla bilgisayar, akıllı telefon gibi cihazları çok rahat kullanabiliyorum. Bazı web siteleri, mobil uygulamalar uluslararası erişilebilirlik standartları dikkate alınarak tasarlanmadığında o platforma eşit erişim hakkım elimden alınmış oluyor. Burada problem benim kör olmam mı; yoksa mevzubahis platformun erişilebilir olarak tasarlanmaması, geliştirilmemesi mi? İşte engel tam bu noktada karşımıza çıkıyor. Engellilik bedensel bir problem değil, toplumsal bariyerlerin bir sonucudur. Ben de, karşıma çıkan her türlü sosyal bariyeri ortadan kaldırmak için gayret ederek ve toplumun büyük bir bölümünün bizlerden beklediği “engelli” kalıbının dışında kalarak mücadele etmeye çalışıyorum.
4.Aslında pek çoğumuz iyi bir şey yaptığımızı düşünürken, engelli bireylerle olan iletişimimizde yanlış tavırlar sergileyebiliyoruz. Peki sizce iş, okul ya da sosyal hayatta engelli bireylerle olan iletişimimizde nelere dikkat etmeli, nasıl davranmalıyız?
Her engelli kişi, tıpkı engelli olmayanların birbirinden farklı olması gibi, birbirinden farklı. Her birimizin tercihleri, hoşlandığı ya da hoşlanmadığı şeyler birbirinden farklı. Burada en önemli şey doğru iletişim. Karşımızdaki engelli olduğu için ona farklı şekilde davranmamıza aslında gerek yok. Doğru bir iletişimle kendisine nasıl davranılmasını tercih ettiğini, nelerden hoşlandığını / hoşlanmadığını sormak en doğru yöntem olacaktır.
5. Aslında bu yanlış tavırların arkasındaki neden yeterince bilinçli olunmaması. Peki bilinç düzeyini arttırmak için insanlara ne önerirsiniz?
Tanışmayı öneririm. Hangi kitleye olursa olsun önyargının giderilmesinin tek yolu tanışmak, birlikte bir şeyler paylaşmak. Görenlere göz bağlatılan, yürüyebilen kişilere tekerlekli sandalye kullandırılan empati uygulamalarından kesinlikle uzak durulması gerektiğine inanıyorum. Pek çok çalışma gösteriyor ki, bu tarz aktiviteler engellilere yönelik empatiyi arttırmak yerine engellilere acıma duygusunu besliyor.
6. Her şeyin dijitalleştiği günümüzde, teknoloji ve dijitalinde engelli dostu olması gerekiyor. Sizden biraz da bu konuda bilgi almak istiyoruz. Dijitalin engelli dostu olmasında görev bireylere mi düşüyor, bu teknolojiler pahalı ya da erişimi zor teknolojiler mi? Yoksa sadece öncelik mi verilmiyor.
Bu görev insanlara herhangi bir ürün, hizmet, servis, çözüm sunan herkese, tüm kurumlara düşüyor diyebilirim. Engellileri sadece sosyal sorumluluk projelerinin nesnesi olarak görmemek, eşit birer vatandaş, müşteri, öğrenci, çalışan vs. gibi görmek ve engellilere yönelik yapılacak işlerde erişilebilirliği önceliklendirmek, engellilerin sosyal hayat, eğitim, istihdam gibi pek çok alanda yaşadığı sorunların büyük ölçüde giderilmesini sağlayacaktır.