Anasayfa > Konuk Yazarlar > Hikayenin Önlenemez Büyüsü - Bölüm 1

Hikayenin Önlenemez Büyüsü - Bölüm 1

03 Kasım 2022

  • 64
Hikayenin Önlenemez Büyüsü - Bölüm 1

Hande Ortaç

Herkese merhaba! Bu yazıda üç şey bulacaksınız; kişisel bir itiraf, insanlığa dair iddialı bir tespit ve tüm bu anlattıklarımı birleştirmek için naçizane birkaç tavsiye. İtirafla başlamak en doğrusu olacak. Nefesimi tutuyorum, söyleyeceğim şey benim için çok özel, bir yargıya varmadan önce anlamaya çalışmanızı rica ediyorum.. Samimiyetle paylaşacağım sırrımın etrafına bir hayat inşaa ettim. Kurduğu hayatın boşuna olduğunu kimse duymak istemez, değil mi? Şimdiden merhametiniz için çok teşekkür ederim.

Ben bir hikâye bağımlısıyım.

Ne demek şimdi bu? Bir kere bağımlılık öyle uluorta paylaşılacak ve hatta gurur duyulacak bir şey değil. Bağımlılık dediğin zarar vermeli ve hayatı engellemeli. Tahmin ettiğiniz gibi burada kinayeli bir anlatım icra ediyorum, yeni tabirle ironi yapıyorum ve bunu açıklıyorum ki başımız derde girmesin... Anlatmak istediğim, hikâyelerin etrafımızda olmakta olan olayları anlamada ve anlamlandırmada sağladığı kolaylığın altını çizebilmek ve benimki gibi bazı aşırı durumlarda hikâye etmenin bir tutkuya dönüşebilmesi. Hikâye beynimin sadece bilgi kaynağına değil; eş zamanlı olarak duygularıma da hitap ederek, mevzunun bir insan olarak içime işlemesini sağlıyor. Hikâyenin bu kapsamlı gücünü hem bir durumu ya da olayı etraflıca düşünmek ve anlamak için bir yöntem olarak hem de bu yöntemi bir derdimi anlatmak için kullanıyorum. Bu da beni bir hikâye anlatıcısı yapıyor.

Öykü, hikâye anlatmanın bir formu, tıpkı roman, tiyatro, film, grafik roman vs. gibi. Ben de öykü yazıyorum. Şimdiye kadar yayımlanmış üç öykü kitabım var. Editörlük yapıyorum ve çeşitli mecralarda izlenim ve eleştiri yazıları yazıyorum. Bunların hepsini profesyonel işimin bana müsaade ettiği zamanlarda yapıyorum. Asıl sıkıntı, ne kadar yorgun olursam olayım ve gündemim ne kadar farklı önceliklerle dolu olursa olsun, hikâye duyma ve hikâye etme arzumun bunların üstesinden gelip beni kendine çekmesi… İşte beni bir bağımlı yapan da bu önlenemez durum.

Madem beni daha yakından tanıdınız, şimdi gelelim işin insanlığa dair büyük tespit kısmına.

İnsanlar hikâyeler yoluyla düşünür, anlar ve algılar.

Zihnimiz yaşadığımız durağan zamanda hatırlanmaya ve anlatılmaya değer olan anları seçer, bu seçtiği sahnelerden kendine uygun bir anlam yaratır ve bu yeni malzemeyi dolaşıma sokar. Birçoğumuz yapmıştır, turist olarak ziyaret ettiğiniz bir şehirde üç gün geçirdiniz diyelim. Toplam 72 saat. Bu geziden Instagram’da on adet fotoğraf ve onar saniyelik iki video paylaştınız. 72 saatlik gezinizde yüzlerce fotoğraf çekmiş, saatler süren kayıtlar almış olabilirsiniz ama gezinizi çevrenize anlatmak için bir elemeden geçiriyorsunuz. Çünkü her şeyi paylaşmak mümkün değil. Bu 72 saatin içinde uyuduğunuz, restoranda sıkılarak garsonun gelip siparişinizi almasını beklediğiniz, dişinizi uzun uzun fırçaladığınız aslında anlatmaya pek de değmeyecek anlar da var. Seçtiğiniz fotoğraflar büyük ihtimalle gezinizi en iyi şekilde anlatacak, aklınızda kalmasını istediğiniz anıları ve güçlü duyguları içerir. Farklı amaçlarınız, seçkinizi yaptığınız farklı motivasyonlarınız da olabilir. Yapanlarınız bilirler, bu daha incelikli bir çalışma ve zaman gerektirir. Sonuçta paylaşımlarınızda siz nasıl bir ziyaret gerçekleştirdiğinizi anlatırsınız. Bu içeriği görenlerin de zihninde bir fikir ve fikre bağlı bir duygu ya da yargı oluşur.

Yapılan yorumlar içinde “Ne kadar eğlendiniz şekerim!” nidası, mesela, içeriğinizin ne kadar coşkulu olduğunu anlatırken paylaşımınızın biraz da kıskançlık yarattığını ima eder. Ya da “Çok büyüleyici bir mekanmış,” notu sizin etkilendiğiniz mekanlarda diğerleri için bir merak duygusu da yaratabildiğinizi gösterir. İşte zihnimiz de sizin geziniz sonucunda oluşturduğunuz içerik gibi eler, seçer ve tekrar sıralar.

İyi haber, bu yetenek hepimizde var. Birazcık kötü haber, bu yeteneği bazıları daha iyi kullanır. En mükemmel haber, bu yetenek işlenebilir ve geliştirilebilir.

Tam burada yazımızın başında verdiğim üçüncü söze geçmeden kısa bir ara veriyorum. Eğer daha iyi bir hikâye anlatıcısı olmak için birkaç tüyo duymak isterseniz, sizi yazının 2. bölümüne bekliyorum.