Mükemmeliyetçilik sağlıklı ölçülerde olduğunda motive eden bir özellik olabilirken, fazlası hedeflenenin tam tersi sonuçlara yol açabiliyor. Hatta, bu durum beraberinde kontrolden çıkan bir başarısızlık korkusu ve olumsuz düşünme alışkanlığına dönüşebiliyor.
Mükemmeliyetçilik, mücadeleden kaçma, “ya hep ya hiç” tarzı bir yaklaşım ve düşük özgüven gibi özelliklere de yol açabiliyor. Bu durum hem kişisel hem de iş hayatında çok fazla zorluğa da neden oluyor.
Mükemmeli aramak çok fazla zaman ve çaba harcamaya neden olabiliyor. Yaptığınız bir iş ile ilgili her detayı düşünmek yerine etki artırmaya odaklanmak iyi bir ilk adım olacaktır. Detaylarda kaybolmak yerine neyin önemli olduğuna karar vererek daha doğru adımlar atabilirsiniz.
Bir konuda belli ölçüde çaba harcadığınızda aslında genellikle “yeterince iyi” sonuçlar elde ediyoruz. Mükemmele ulaşmaya çalışırken bazen gelişimimize engel bile olabiliyoruz. Bu yüzden harcadığınız emeğe ve başkalarının geribildirimlerine güvenerek devam etmeye çalışın.
Bir işe başlamadan somut, ölçülebilir ve gerçekçi hedefler belirleyin. Hatta bu hedefleri liste haline getirin. Her aşamayı tamamladığınızda listenize geri dönün. Düşüncelerinizde kaybolmak yerine somut bir liste üzerinden gitmek zihninizi rahatlatacaktır.
Mükemmeliyetçi kişilerin önemli bir ortak özelliğe de zihinlerinde sürekli bir şeylerin iyi gitmeyeceğine dair düşüncelerle dolu olmasıdır:) Bu olumsuz düşünce akışını kırabilmek için öncelikle sizi bu düşüncelere iten, tetikleyen durumları tespit edin. Bu durumlar yaşandığında aklınızda oluşan ilk reaksiyona güvenmeyin. Sakin kalmaya ve başka alternatifler aramaya çalışın. Pozitif düşünebilmek için başarılı olduğunuz, aşabildiğiniz bir zorluğu düşünebilirsiniz.
Mükemmeliyetçilik bir günde vazgeçebileceğiniz bir özellik değil elbette. Bu yüzden mükemmeliyetçiliği aşarken de mükemmeliyetçilik engelinize takılmayın ve sabırlı olun:) Belirli aralıklarla başarısız olma korkusu ile kaçındığınız konular var ise ne aşamadasınız kontrol edin. Gelişme kaydettiğiniz konuların farkına varın.
Kaynak: psychologytoday.com , hbr.org