Anasayfa > Güncel Haber ve Duyurular > Psikoloji Hakkında Bazı Yaygın ama Yanlış Bilgiler

Psikoloji Hakkında Bazı Yaygın ama Yanlış Bilgiler

13 Haziran 2022 / Bilim-Teknoloji

  • 52 |
  • okuma süresi: 2 dk
#doğrubilinenyanlışlar#psikolojiileilgilidoğrubilinenyanlışlar


Gün geçmiyor ki, psikolojiyle ilgili yeni bir ‘bilimsel’ gerçek öğrenmeyelim. Özellikle dijitalin ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla, bilimsel gerçeklerle çok da ilgisi olmayan bir sürü düşünce, kontrolsüzce yayılıp geniş çevrelerce kabul görebiliyor. Bu yüzden “Psikologlara göre…” diye başlayan her cümleye elbette gözü kapalı inanmamak ve temellerini araştırmak gerekiyor. Bu çok bilinen yanlışlara, şöyle örnekler verebiliriz:

● Doğum sırasının karakter üzerinde büyük etkileri olması: “Büyük çocuklar daha ağırbaşlı olur, küçükler hep böyle bir asidir”. Tanıdık geliyor mu? Bazı psikologlar zamanında aksi iddialarda bulunsalar da, büyük, ortanca veya küçük çocuk olmanın karakter üzerinde kayda değer bir etkisi yok. Son beş sene içinde, binlerce kişiden toplanan verilerle yapılan hiçbir bilimsel araştırma, geleneksel olarak doğum sırasına atfedilen etkilerden hiçbirini evrensel olarak doğrulayamadı.

● Sağ beyin – Sol beyin tartışması: İstisnai bir vaka değilseniz, beyninizin bir yarısı diğerine göre daha baskın değil: Etraftan duyabileceğinizin aksine, sağ beyin sanatsal harikalar yaratırken, sol beyin bir Einstein’mışçasına kendini bilime adamıyor. Bu beynin yarım küreleri arasında hiçbir fark olmadığı anlamına gelmiyor. Örneğin dille ilgili bazı fonksiyonlar sol yarım kürede merkezleşmişken, sağ yarım küre bazı duyusal çözümleme süreçlerinde daha çok öne çıkıyor. Özetle bazı farklar var, ama komşu teyze piyano çalıyor diye çocuğunu “Tam bir sağ beyinli” ilan etmekte pek haklı değil.

● Beynimizin sadece %10’unu kullanıyor olmak: Bunu çok açıklamaya bile gerek yok: Fonksiyonel görüntüleme sistemleri gösteriyor ki, sadece konuştuğunuz sırada çayınıza uzanmak bile beyindeki bölgelerin %10’undan daha fazlasını harekete geçiriyor.

Örnek listesi daha çok uzayabilir, ama ana fikir aynı: Duyduğunuz psikoloji dedikodularına -ne kadar ilginç ve eğlenceli olsalar da- araştırmadan ve sorgulamadan inanmayın!