Başarısızlıkları nasıl değerlendiriyorsunuz? Kimi zaman başarısızlıklar insanları hayal ve hedeflerinden uzaklaştırsa da farklı bir bakış açısı da mümkün: Başarısızlıklar başarıya giden uzun yolun bir parçası.
Gençler ve yetişkinler için danışmanlık hizmeti veren sosyal çalışmacı ve psikoterapist Amy Morin’e göre başarısızlıkları karşılamak ve baş edebilmek için şu bakış açılarını benimseyebilirsiniz:
1. Başarısızlıkları bir son olarak görmek devam edebilmenize engel olabilir. Bunun yerine bunu ders çıkarılacak bir deneyim olarak görmeyi deneyin ve bu deneyimin de kıymetli olduğunu hatırlayın.
2. Özellikle yeni bir şeyler denerken başarısız olduysanız aslında kendinizle gurur duymanızı gerektirecek bir iş yapmışsınız da denebilir :) Sınırlarınızı zorlamış olmanız, elinizden geleni yapmış olmanız aslında başarı için gerekli. O yüzden denemeye devam etmekten vazgeçmemek, neyi daha farklı yapabileceğinize odaklanmak iyi olabilir.
3. Kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanın. Bazen başarısızlık sadece sizinle ilgili değildir. Siz, elinizden gelen, kontrol edebileceğiniz ya da geliştirebileceğiniz konular üzerinde çalışarak devam edin.
4. Başarısızlığın yarattığı olumsuz duygularla baş edebileceğinizi kendinize hatırlatın. Başarısızlık; üzülme, utanma, pişman olma gibi olumsuz duygulara neden olabilir, bu duyguların yarattığı rahatsızlığın, sizi uğraştığınız konu-işten uzaklaştırmasına izin vermeyin. Aksine bu duygular bazen daha üretken olmanıza yardımcı bile olabilir.
5. Başarısızlıkları becerilerinizi geliştirmek için bir fırsat olarak da görebilirsiniz. Her başarısızlıkta kendinizi geliştirmeniz gereken yeni bir alan fark edebilirsiniz. Bu alanlar üzerine çalışıp kendinizi geliştirebilirsiniz.
6. Başarısız olduğunuzda daha önce sizin için de yolunda gitmediği halde toparladığınız, iyi sonuçlar elde ettiğiniz bir işi-olayı düşünebilirsiniz. Bu önceki seferde neler yaparak işleri rayına koyduğunuza odaklanarak kendiniz için yeni yöntemler geliştirebilir, kendi bilgi ve becerilerinizi yeni sorunlara karşı kullanabilirsiniz.
Kaynak: psychologytoday.com
