Üniversiteler açılıyor, bir yandan 2021’in son çeyreğine giriyoruz. Her başlangıçta kendimize yeni hedefler koyarız. Bir araştırmaya göre insanların yalnızca yüzde 19’u koydukları bu hedeflere ulaşabiliyor.
Bu durumun başlıca nedenleri arasında hedefe ulaşmak için atılması gereken adımları sürdürememek, motivasyon kaybı, hedefin net olmaması ya da kişinin dışında gelişen (sağlık, koşullar vb.) durumlar öne çıkıyor. Fakat bunların dışında önemli bir neden daha var: Bazen kendimize ulaşamayacağımız hedefler belirleyebiliyoruz.
Bazen kendimize motivasyonumuzu, becerilerimizi ya da koşullarımızı fazlasıyla aşan hedefler belirleyebiliyoruz. Hedef koymak, kişinin motive olması ve hayatına anlam katabilmesi için önemli bir etken. Bu yüzden hedeflerimizin olması güzel ve sağlıklı bir durum.
Bununla beraber zaman zaman kendi durumumuzu değerlendirirken gerçekçi olmayabiliyoruz. Hedef belirlenirken o hedefe ulaşırken gerekli olacaklar konusunda gerçekten uzak kalabiliyoruz. Daha sonra adım atmaya başladıkça değerlendirmemizin yanlış olduğunu görebiliyor veya direkt motivasyon kaybı yaşayıp hedeften vazgeçebiliyoruz.
Ulaşamayacağımız hedeflerin üzerimizde hem olumlu hem de olumsuz etkileri var. Aslında her şey olaylara nereden baktığımızla ilgili:)
Olumlu yönlerine bakalım: Bizi aşan hedefler belirlemek o hedefe ulaşamasak bile yüksek başarılar elde etmemizi sağlayabilir. O hedefe ulaşmak için çaba harcarken farklı başarılar elde edebilir, kendimizi iyi hissedebilir, küçük başarılarla motive olabiliriz. Sonunda hedefimize ulaşamasak da bu süreçte öğrendiklerimiz bizi geliştirebilir.
Olumsuz yönüne gelelim: Hedefimize ulaşamadığımız için kendimizi başarısız hissedebilir, bu süreçte elde ettiğimiz olumlu bir sonucu görmeyi reddedebiliriz. Bu his bizi hiçbir zaman başarılı olamayacağımız ya da yeterince iyi olmadığımız gibi daha olumsuz sonuçlara da itebilir.
Ulaşamayacağımız hedeflerin olumlu sonuçları olsa da başarısızlık hissi karşısında ne yapacağımızı yönetebilmek önemli.
Kaynak: hbr.org