Hepimiz, bir dil öğrenmenin, spor yapmaya başlamanın, dengeli beslenmenin bize faydalı olacağını biliyoruz ya da kişisel gelişimimize katkı sağlayabilecek farklı aktivitlerin. Ancak bunları hayatımıza sokmak konusunda erteleyen, bahaneler bulan bazen devamını getiremeyen bir tutum içerisinde oluyoruz. Peki neden? Sadece tembellik mi? Cevabımız hayır.
Peki neden yeni ve zor bir şeye başlarken motive olamıyoruz?
Hepimiz bir yerlere bildiğimiz yoldan gitmeye, zararlı olsa da ya da daha iyisi olabilecek olsa da günlük rutinlerimize devam etmeye kısacası bildiğimiz şeyleri yapmaya meyilliyiz.
Bu durum pek çoğumuz için böyle çünkü maalesef beyinlerimiz böyle çalışıyor. Hepimiz bizi iyi hissettiren şeylere yönelmeye hazırız ve bu şeyler genellikle hali hazırda bildiğimiz ve alıştığımız şeyler olur. Beynimiz ’çabayı’ olumlu bir şey olarak algılamaz, ona göre zor ve ekstra enerji gerektiren bir şey kaçınılması gerekendir, çünkü o ‘normal’ olanı seçer.
Ancak elbette alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gereken, çaba gerektiren, zor olarak tanımlayabileceğimiz bazı eylemlerin bizler için iyi olabileceğini hepimiz biliyoruz. Örneğin; dil öğrenmeye başlamak. Bunun hem kariyerimiz hem de bireysel gelişimimiz için iyi olduğunu biliriz. Diyelim ki çalışmaya başladık, gelişim çok uzun sürede gelir, belki öğrendiğimiz bazı kelimeleri, cümle yapılarını tekrar tekrar unuturuz, izlediğimiz dizileri bir türlü anlayamayız… Yani bu bazen keyif verici bir süreç olmayabilir.
Peki ama beynimizi bizi zorlayan, keyif verici olmayan süreçlere başlamamıza ve devam etmemize nasıl ikna edebiliriz?
İyi bir ruh halindeyken bu gibi başlangıçları yapın:
2016 yılında yapılan bir araştırma araştırma, yeni bir şeye başlamak ya da sizin için zor olan bir şeye devam ettirmek yani kısacası rutininizi değiştirmek için negatif duygu durumlarının uygun olmadığını gösteriyor.
Ancak bunun anlamı mutsuzluğunuzun geçmesini beklemek demek değil. Bunu yapmanın yolu beynimizin bu konuya bakışını değiştirmekten geçiyor. Bunu yapabilmek içinse ‘reappraisal’ yani ‘yeniden değerlendirme’ dediğimiz şeyi yapmak. Bunun yolu ise örneğin dil öğrenmek için kendimize ‘İngilizceyi akıcı bir şekilde konuştuğumda çok mutlu olacağım’ gibi cümleleri tekrar etmek. Basit ancak etkili bir yöntem.
Beyninize kısıtlı bir özerlik alanı tanıyın:
Dediğimiz gibi beyniniz kolay ve alışkın olduğu yolu seçecek. Bunun yerine kendinizi yenilikçi olmaya zorlayarak beyninizin üzerinizdeki etkisini azaltın. Örneğin kendinize şu soruyu sorun ‘ bana faydalı olacak bu kitabı mı okumak istiyorum yoksa saatlerimi boşa harcayacağım Instagram paylaşımları arasında gezinmek mi istiyorum.
Yeni bir alışkanlığı hayatınıza sokmak ya da zor bir görevi yerine getirebilmek herkes için zorlayıcı bir süreç. Ancak tüm bunların beyninizin bir oyunu olduğunu anlar ve onu yönetmeyi öğrenirseniz siz de bu süreci başarılı bir şekilde atlatabilirsiniz.
Kaynak: hbr.org